Bu Blogda Ara

9.8.24

Camın Gözleri (Seher)

 

Kabuk tutmayan yaraları

harfsiz bir şefkatle yalarken dil,

azı dişlerini bileyliyor, kandan bir biley taşı.

Boşlukları dolmasa da bir bilmecenin,

cevap anahtarına bakmanın

gururdan sayıldığı

bir 'dur'u yükleniyordu cümleler..

Git'ti,,, oysa ki giderken kendi yolunun taşlarına.

Gel'di,,, istenilen zamanlarda, istediğince..

Sar'dı,,, yara bandı kıvamında koruyan,

bir anne yumuşaklığında saran sarmalayan..

Ve bir huzur evi kapısı kadar arşınlanmış,

gözleri camlardan damlayan

mevsimler kadar yorgun

ve sıcak bir affedişler Tanrıçasıydı.

Boynuna geçirilmiş azı dişlerinden

son dakikalarını soluyan..

Öl'dü,,, bilmem kaç kez dirilmenin bedeli..

Yakaların, yalnızca gömleklerde bir araya gelişi gibi

ölüm ve hayatın birleşmesiydi, doğan ''ölü yaşam''.

Baskındı bütün acımasızlıklar gibi..

Ay'ın gözlerinden öpülen sarhoşlukla,

bir dilek taşına dönüyordu yıldızlar..

Ayakları kaydıkça boşluktan birer birer

elmanın içinde konuşlanmış kurt gibiydi

yüreğin feryâdından beslenen, semiren..

*

Şimdi gitmenin gitmek

kalmanın kalmak olmadığı

garip bir ülkenin muhaciriyim

şaşkınlığın gözlerinden dökülen..

Sıcak bir somunun kokusunda gizlenen

açlık kadardı, kabuksuz yaralar..

Yürüdükçe aralıklarında hayatın

ucundan kıyısından koparılan dostluklaraydı

seve isteye verilen,

sevmeye istemeye yalnızlaşan,

derken,

yalnızlığa seve isteye koşan,

sarılan.

*

*Seher* (Tüm Zamanların..)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Anladım (Seher-13.01.2025)

Kendimi bildim bileli, elime aldığım her ne iş olduysa, lâyıkıyla yapmaya çalışmışımdır.  Çocukluğumda bile huzursuz ederdi beni, olmamış he...