Bana baktığınızda gördükleriniz
biriktirdiğim sizlersiniz.
Ben bu şarkıyı paramparça yazdım..
Bir bütünü kaça bölüyorum bilemezsiniz
ve kaç parçanın bileşeni, arka ayaklarım ediyor.
Sahi, beyin sever misiniz, beyin.?!
Ya yürek.?!
Kaç kapısı kilitli bir mezbahadır sizler için
elinde satırıyla kemiklerini kıran, seviyorum dediklerinin.?!
*
Babam, ne güzel ayıklardı etleri
ve öğretirdi itinayla
satırı aynı noktaya vurmanın gerekliliğini.!!!
*
Evet, geçmiş zamanın kiplerini bitirdik.
Şimdiki zamanda, gelecek zaman kiplerini doğuruyoruz.
Toplu bir hamilelik cümlemizinki..
Hep birden haykıracağız
dokuz doğurup on artırırken..
Ve benim canım anne-babalarım
açın gözlerinizi:
Bilinmez yerlerden çağlıyor ırmağım,
kol-kol dağılıyorum duvarlarınızın haritalarından..
Köy-köy, mahalle-mahalle ikâmetgâh çıkarıyorum
ve koca-koca şehirlerin lâğımlarından akıyorum..
Çok pisim biliyorum.. ve,
çok da çirkin, değil mi.?!
*
Lütfen anlamayın beni.!
Korkuyorum sizin anlama alanlarınızdan..
Ateş alanı kesiliyorum bir cehennem kuburunda.
İşin en güzel yanı ne, biliyor musunuz.?
O kuburun en dibinde, hava alanım genişliyor..
Evet, anlam adına türetilmiş tüm kelimelerin
b*k kadar faydası olmadığını;
insanların kendi gübreleri miktarınca
büyüyüp serpildiğini anladığımdan beri,
bütün ''seni anlıyorum''ların
ömrün kışında yakılacak, zihinsel tezekler olduğunu
ben anladım..
Siz beni, lütfen anlamayın..
*
*Seher* (Bu yazı kendine zaman ekletti..)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder